Stres İle Nasıl Başa Çıkarız?

Diğer Yazılar

DOĞAL ABA Nedir?
Aile Danışmanlığının Önemi
Depresyon Nedir?
Otizmli Çocuğa Sahip Ailelerin Yaşadıkları Kaygılar ve Aşamalar Nedir?
Çocuğunuzun Arkadaşlık İlişkilerindeki Rolü
Çocuklarda Yaratıcılığı Geliştiren Oyunlar
Rett Sendromu Belirtileri Nelerdir?
Empati Duygusu Nasıl Gelişir?
Down Sendromunda Eğitim Hakkı
İndigo Çocuk Nedir?
Atipik Otizm Nedir?
Çocuklarda Uyku Düzeni ve Uyku Bozuklarını Giderme Yolları
Sınav Kaygısı İle Başetmek Mümkün!
Televizyon ve Bilgisayar Oyunlarının Çocuğun Gelişimine Etkileri
Çalışan Annelerimiz
Çalışmak, Çalışmak ve Verimli Ders Çalışmak
Tırnak Yeme Problemi
Çocuklarda Alt Islatma Problemi
Kardeş Kıskançlığı
Çocukları Okula Başlayan Ailelere Bazı Öneriler
Mutlu Çocuk
Yaygın Gelişimsel Bozukluk
Çocuklarda Kitap Okuma Alışkanlığı
Okula Uyum Süreci ve Okul Fobisi
Ergenlikte Öfke
Öfkemizi Nasıl Kontrol Edebiliriz?
2 Yaş Özel Bir Yaş
Çocuğum Okuma Yazma Becerisini Kazanmaya Hazır Mı ve Okul Olgunluğunu Kazanmış Mı?
Çocuklarda İzinsiz Alma Davranışını Önlemek İçin Neler Yapmalıyız?
Ailenin Önemi
Çocuk ve Ergenlerde Sosyal Kaygı
Çocuğumuzu Duyabilmek, Dinleyebilmek...
7 - 11 Yaş Çocuğunun Özellikleri - Görülebilecek Davranış Problemleri
6 - 12 Yaş Döneminde İletişim
3 - 6 Yaş Çocuğu İle İletişim Kurma Becerisi
Boşanmaların Çocuk Üzerindeki Etkileri
Anne Baba Tutumlarının Çocuk Üzerindeki Etkileri
Evlilikte Mutluluğu Bulabilir miyiz?

Stresi tanımlamadan önce sağlıklı olmanın ne demek olduğu üzerinde biraz düşünelim. Sağlıklı olmak denince genelde akıllara ilk gelen bedensel olarak sağlıklı olmaktır. Eğer vücudumuzda ağrı, sızı, acı yoksa sağlıklı olduğumuzu düşünürüz. Fakat sağlıklı olmak için sadece bedensel olarak sağlıklı olmak yeterli değildir. Psikolojik açıdan da sağlıklı olmak gerekmektedir. Bizler psikolojik sağlık üzerinde yeterince düşünmemekteyiz. Bu yazımızda psikolojik sağlığımızın da önemli olduğunu fark etmek ve psikolojik açıdan sağlıklı olmak için çabalamak konuları üzerinde düşüneceğiz.

Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre sağlık, her insanın temel haklarından biridir. Sağlık, bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. Bu nedenle sağlığın ruhsal yönü unutulmamalıdır.  

Gelin şimdi stresi tanımlamaya başlayalım. Stres hayatın bir gerçeğidir. Araştırmacıların tanımlarına baktığımızda, organizmanın bedensel ve ruhsal sınırlarının zorlanması ve tehdit edilmesiyle ortaya çıkan bir durum olarak tanımladıklarını görürüz. Stres kişinin baş etme yeteneğini aşan, kişiyi zorlayan bir durum oluştuğunda ya da algılandığında ortaya çıkan bir tepkidir.

Stresin tanımlarına dikkat ettiğimizde şunu fark edebiliriz. Kişiler belirli bir olayı ya da durumu “stres yaratan bir durum ya da olay” olarak tanımlayabilirler. Bir başkası için aynı olay ya da durum stres yaratmayabilir. Burada kişinin algılamaları, olayları ve durumları yorumlayış şekilleri önemlidir. Bu yorumlama şekli kişinin stres yaşayıp yaşamamasını belirleyecektir.

Stres kaynakları çevreden ya da kişinin kendisinden olmak üzere sınıflandırılmaktadır. Çevresel koşullar ve zorluklar strese yol açarken, bizim davranışlarımız ve tepkilerimiz de aynı şekilde strese yol açar. Bu nedenle de hangi streslerin çevreden kaynaklandığının, hangilerinin de kendimizden kaynaklandığının bilinmesi çok önemlidir. Çünkü kendimizden, kendi düşüncelerimizden kaynaklanan stresi kontrol etmek mümkündür.

Önemli yaşam olayları, günlük sıkıntılar, eşin ölümü, boşanma, bir yakının ölümü, işten atılma, cinsel güçlükler, ekonomik sorunlar, çocukların evi terk etmesi, bazen biriyle yaptığımız bir tartışma, bir hayal kırıklığı, “Hayır” diyememe, ufak bir kaza, eşimizin sorumluluklarını ihmal etmesi, trafikte sıkışıp kalmak, cüzdanımızı kaybetmek, çocuğumuzla tartışmak, iş yerinde, amirimiz ya da astımız ile aramızdaki bir anlaşmazlık… stres kaynaklarıdır.

Stresin genellikle olumsuz bir şey olduğunu düşünme eğilimindeyizdir. Stresi bize zarar verecek bir durum, aşırı stres sonucu tıbbi rahatsızlıklar yaratacak bir olay olarak düşünürüz. Tüm bunlarla birlikte stresin olumlu yanları da vardır. Tüm bireyler için değişen ancak belirli bir düzeyde stres büyümeye, olgunlaşmaya yardımcı olur. Boşanma sürecinde olan eşleri düşünelim. Bu durum başlangıçta olumsuz bir yaşam deneyimi gibi görünse de süreç doğru yönetildiğinde her iki eş açısından da psikolojik olgunlaşmaya, büyümeye yol açan bir yaşam deneyimi halini alır.

Stres sadece olumsuz duygular değildir. Mesela, mutlu bir evlilik olayı da kişide stres yaratabilir. Evlilik mutlu bir yaşam olayıdır ancak evlenecek bireyler bir yandan mutluluk duygusu taşırken diğer yandan stres ile başa çıkmaya çalışırlar. Çocukken anneden ayrılma, okula başlama, ergenlikteki değişimlere uyum, üniversiteye uyum, bir meslek seçmek ve o mesleğe uyum, yeni bir işe başlama, yetişkinlikte aile kurma ve karşı cinsle ilişkiye uyum, anne/baba rollerine uyum, taşınma, tatil, emekliliğe uyum gibi tüm bu olay ve durumlar olumsuz yaşam olayları değildir. Ancak kişilerde stres yaratabilir ve uyum gerektirir.

Stresin belirtilerine bir göz atalım. Stresin fizyolojik (bedensel), psikolojik ve davranışsal olmak üzere üç tür belirtisi bulunmaktadır. Fizyolojik (Bedensel) belirtiler arasında kas ağrıları, ağız kuruluğu, mide bozuklukları, yerinde duramama, hazımsızlık, yorgunluk, baş ağrıları, kalp çarpıntıları, ishal/halsizlik, ellerin terlemesi gibi belirtiler yer almaktadır. Psikolojik belirtiler arasında, endişelenme, dikkat/Konsantrasyon güçlüğü, unutkanlık, sinirlilik ya da kontrolsüzlük duygusu, kendini üzüntülü, kızgın ya da zaman baskısı altında hissetme gibi belirtiler bulunur. Davranışsal belirtiler ise bir maddeye aşırı düşkünlük (alkol, ilaç ya da yemek gibi), uykusuzluk ya da aşırı uyuma, gevşeme ya da sakinleşme açısından güçlükler, telaşla oradan oraya koşturmak, sosyal ortamlardan kaçınma, huzursuzluk, kızgınlık ya da sakarlık şeklinde sıralanabilir.

Stres kaynakları arasında kişinin kendisinden kaynaklananlardan söz etmiştik. Özellikle bu yazımda bu konu üzerinde durmak istiyorum. Kişinin kendisinden kaynaklanan stres kaynaklarını fark etmesi ve bunlarla baş etmeye çalışması, baş etmeyi öğrenmesi mutlu ve doyumlu bir hayat için çok önemlidir.

Kişisel stres kaynakları, düşüncelerimiz, kendi kendimize söylediklerimizle, davranışlarımızla ya da belirli bir konuyu, problemi çözme konusunda beceri eksikliklerimizle ilişkilidir. Yaşadığımız yoğun stresin çoğunluğu yaşadığımız olaylara verdiğimiz anlamla ilişkilidir. Bu durumu şöyle ifade etmek mümkündür. Yarısı dolu bir bardağa baktığımızda, bardağı sadece “boş” olarak görmek ya da “dolu” olarak görmek gibidir. Tüm bu bilgilerin ışığında stresin iyi ya da kötü olmasından çok stresi kontrol edebilmek ya da stresi kontrol edememek önemli bir hal almaktadır.

Stres ile başa çıkmada, stresli olaylara ilişkin düşüncelerimizi değiştirmek iyi bir yöntemdir. Gelin birkaç örneğe birlikte bakalım. İşe gitmek için 7.00’de kalkması gereken biri 8.00’de kalkıyor ve 1 saat işine geç gidiyor. Stresle sağlıksız baş eden biri bu durumu bakın nasıl yaşıyor. Kahvaltısını yapmıyor, çok acele ediyor, bu nedenle giyinirken gömleğinin düğmesini koparıyor. “Bir kez daha geç kalamam, patron çok kızacak. İşimden olabilirim.” şeklinde düşünüyor. Kaygı, telaş, endişe içinde ve aç olarak evden ayrılıyor. Bir de stres ile sağlıklı bir şekilde baş eden birinin aynı olayı nasıl yaşadığına bir bakalım. Öncelikle büroyu arıyor ve geç kalacağını bildiriyor. Sonra kendi kendine şöyle düşünüyor: “Geç kalmak istemezdim ancak her zaman geç kalan biri değilim, bu nedenle patronumun daha anlayışla karşılayacağını düşünüyorum.” Stres ile sağlıklı baş eden kişi böyle düşünüyor ve sakin bir şekilde evden çıkıyor.

Stres ile sağlıklı baş edemediğimiz bazı durumlara örnekler verelim. Bir sınavda başarısız olduğumuzda, o dersin ikinci sınavında daha soruları görmeden başarısız olacağımızı düşünebiliriz. Kendimizi sevilemez biri olarak düşündüğümüzde, bize söylenen sevgi dolu sözleri anlayamaz hatta karşımızdaki kişilerin yalan söylediğini düşünebiliriz. Tüm bu örneklerde ortak olan şudur: yaşadığımız olaylara karşı işe yaramayan, olumsuz ve gerçekçi olmayan düşüncelere sahibiz ve kendi kendimizi strese başvuruyoruz.

Alışkanlık haline gelmiş olumsuz içerikli düşünceleri durdurmak için öncelikli olarak yapmamız gereken şey bu düşüncelere “DUR’’ demektir. İnsan olarak çok güçlü varlıklar olduğumuzu unutmamamız gerekir. Öğrenme ve değişim yapabilme gücümüz bulunmaktadır. Bu da gösteriyor ki sahip olduğumuz olumsuz düşünceleri durdurabilir ve yerine bizim için daha yararlı olan olumlu düşünceler geliştirebiliriz.

Stres ile başa çıkmada ilk yapmamız gereken şey o olay ya da durum karşısında sahip olduğumuz olumsuz düşünceyi fark etmemizdir. Yaşadığımız bir başarısızlık, hayal kırıklığı, çaresizlik gibi duygulara sahip olduğumuzda bu duygu durumunun geçici olduğunu bilmek gerekir. Ardından stres yaratan durumun ne olduğunu tanımlamak, bu durumu çözümlemek için gereken seçenekleri tespit etmek, bir çözümü seçmek ve bu çözümü uygulamak, ardından da seçtiğimiz çözümün stresimizi arttırıp arttırmadığını saptamak önemlidir. Bu adımlar bir yandan problem çözme becerilerimizi geliştirecek diğer yandan da stres düzeyimizi azaltacaktır. Bu adımları yaptıktan sonra kendi kendimizi ödüllendirmemiz “sorunumu çözmek için gereken adımı attım, şimdi işler daha kolay olacak, aferin bana…” gibi ifadeler bizi motive eder ve stresli bir olay ya da durumla karşılaştığımızda daha kolay üstesinden gelmemize yardımcı olur.

Stres ile başa çıkmada kişisel özelliklerimiz de önemlidir. Kendine güvenen, yeterli, kendiyle barışık, stresli durumdan kurtulabileceğine dair inancı olan, olayları bir tehdit olarak değil, büyüme ve gelişmeye yönelik bir olanak olarak değerlendirebilen, olayların sorumluluğunu alabilen mizah yeteneği gelişmiş, hayata ve kendine gülerek bakabilen, yapılan iş sırasında ve sonunda bundan doyum alabilen bireyler stresle daha iyi başa çıkarlar.

Zamanı iyi kullanabilmek, duygularımızı başkalarıyla paylaşabilmek, girişken, atılgan davranış alışkanlıkları edinmek ve problem çözme becerilerini geliştirmek de stres ile başa çıkmamıza yardım eder. Ayrıca nefes egzersizleri, spor, gevşeme yöntemleri (bedensel gevşeme, yoga, meditasyon gibi) ve doğru beslenme de önemlidir.

Bir stresli durumun hemen ardından, gevşemek için bilinçli bir çaba harcamak, stres düzeyimizi azaltmak için düşüncelerimizi kontrol etmek önemlidir. Böylece bir sonraki stres kaynağı ile etkin baş etmeyi öğrenmiş oluruz.

Doyumlu, huzurlu bir yaşam için uğraşmak, yaşamdan stresi yok etmek değil de stresi kontrol etmeyi öğrenmek gerekir. Bunun için yılmadan çabalamak önemlidir. İnşa ettiğimiz kendi mutluluğumuz ve buna bağlı olarak da çevremizin mutluluğudur. Stres ile baş edebileceğimiz güzel günler dilerim.

 

Uzman Psikolog & Aile Danışmanı Gözde EMİK AKSOY