6 - 12 Yaş Döneminde İletişim

Diğer Yazılar

DOĞAL ABA Nedir?
Aile Danışmanlığının Önemi
Depresyon Nedir?
Otizmli Çocuğa Sahip Ailelerin Yaşadıkları Kaygılar ve Aşamalar Nedir?
Çocuğunuzun Arkadaşlık İlişkilerindeki Rolü
Çocuklarda Yaratıcılığı Geliştiren Oyunlar
Rett Sendromu Belirtileri Nelerdir?
Empati Duygusu Nasıl Gelişir?
Down Sendromunda Eğitim Hakkı
İndigo Çocuk Nedir?
Atipik Otizm Nedir?
Çocuklarda Uyku Düzeni ve Uyku Bozuklarını Giderme Yolları
Sınav Kaygısı İle Başetmek Mümkün!
Stres İle Nasıl Başa Çıkarız?
Televizyon ve Bilgisayar Oyunlarının Çocuğun Gelişimine Etkileri
Çalışan Annelerimiz
Çalışmak, Çalışmak ve Verimli Ders Çalışmak
Tırnak Yeme Problemi
Çocuklarda Alt Islatma Problemi
Kardeş Kıskançlığı
Çocukları Okula Başlayan Ailelere Bazı Öneriler
Mutlu Çocuk
Yaygın Gelişimsel Bozukluk
Çocuklarda Kitap Okuma Alışkanlığı
Okula Uyum Süreci ve Okul Fobisi
Ergenlikte Öfke
Öfkemizi Nasıl Kontrol Edebiliriz?
2 Yaş Özel Bir Yaş
Çocuğum Okuma Yazma Becerisini Kazanmaya Hazır Mı ve Okul Olgunluğunu Kazanmış Mı?
Çocuklarda İzinsiz Alma Davranışını Önlemek İçin Neler Yapmalıyız?
Ailenin Önemi
Çocuk ve Ergenlerde Sosyal Kaygı
Çocuğumuzu Duyabilmek, Dinleyebilmek...
7 - 11 Yaş Çocuğunun Özellikleri - Görülebilecek Davranış Problemleri
3 - 6 Yaş Çocuğu İle İletişim Kurma Becerisi
Boşanmaların Çocuk Üzerindeki Etkileri
Anne Baba Tutumlarının Çocuk Üzerindeki Etkileri
Evlilikte Mutluluğu Bulabilir miyiz?

6 yaşından sonra artık çocuk okulludur. Bu yaş bir geçiş dönemidir. Çocuk, okul öncesi dönemden, ilköğretim çağına geçişi yaşar.

Okula başlamasıyla birlikte, çocuğun grup çağına girdiği ve sosyal bilincin arttığı dikkati çeker. Ayrıca, çocuk okulda, ailesi içinde olduğu gibi artık ilgi merkezi olmadığını, başka çocuklarla eşit olduğunu bazen biraz acı bir şekilde keşfeder. Böylece evde başrolü oynarken, okulda, önemsiz bir rol almak çocuğu gerçekten sarsar. Eğer okul öncesi eğitim almamışsa bu sarsıntı daha yoğun olur. Annesi ve babası otoriter bir tutum sergilediklerinde, değersizlik duygusu yerleşir. Böylece, çocuğun; Başkalarının, özellikle babasının karşısında tutuk davranışlar sergilemesine neden olabilir. Başarısızlık duygusu sonucu, düzensiz hareketler, karasız ve ürkek bakışlar, önüne geçilemeyen bir beceriksizlik hatta tikler ve kekemelik görülebilir.

6-12 yaş dönemi çocuğu bilişsel olarak somut işlemler dönemindedir. Piaget’nin ahlak gelişimi kuramına göre dışa bağlı dönemde bulunmaktadır ve henüz değerler sistemi oluşturmamışlardır. Yani, toplumun benimsediği bazı kurallar, örneğin hukuki ve töresel kurallar henüz kavranmamıştır. Değerler sistemini oluşturması ergenlik dönemi boyunca devam edecektir. İçinde bulunduğu grubun beklentileri ile toplumun beklentilerini ayırt etmede güçlükler yaşayabilir. Örneğin arkadaş gruplarında alınan kararların toplum kurallarına uyup uymadığı konusunu irdelemeden, kabul edebilir ve grup dışına itilmemek için bu kararlara uyabilir. Böylece sosyal ve duygusal problemler oluşturabilir. Kanun ve düzene uyum evresinde kurala kural olduğu için uyma söz konusudur. Kuralın nedeni düşünülmez. 6-12 yaş çocuklarına kuralın gerekçeleri anlatılmalıdır. Nedenleri bilinerek yapılan bir uyum bireyin ahlak gelişimi düzeyini artıracaktır.

Genel olarak 6- 12 yaş çocuğu psiko- sosyal gelişim özelliği açısından.
“Çalışma ve başarılı olmaya karşı aşağılık duygusu” karmaşası içindedir. Bu dönemdeki çocuk, çalışmaya, öğrenmeye ve iş yapmaya istekli olur. Başarma arzusu, ona çalışkanlık duygusu, yeteneklerine karşı olumlu bir tutum geliştirmesini sağlar. Ancak, çocuğun yaşadığı sürekli başarısızlıklar, kendine karşı olumsuz tutum ve yetersizlik duygusu geliştirmesine neden olur.

6-12 yaş çocuğu ile etkili iletişim kurabilmemiz için duygusal ve sosyal gelişim özelliklerini bilmemiz beklentilerimizi dengelememiz açısından önemlidir.
Herkes tarafından sevilip beğenilmek ve değer verilmek ister. Sevilmek, beğenilmek ve takdir edilmek, en önemli ihtiyaçlarındandır.

Evde ve okulda ilgi merkezi olmak için çaba gösterir. Ancak, çevresinde büyüklerden sabır ve anlayış görmek isterler. Sorumluluk duygusu gelişmeye başlamıştır.
Ancak, kendi gelişim hız ve düzeyine göre değerlendirilmek isterler. Çok çeşitli duyguların etkisi altındadır.

Korku ve endişe etkin duygulardır. Duygularını kontrol etmeyi öğrenme ihtiyacındadır.
Grup halinde oyun oynamayı severler. Oyun gruplarında kendi cinslerinden olan arkadaşlarla oynamayı tercih ederler.

Arkadaşlara fazlaca önem verme, onlar gibi olmaya özenme başlar. Arkadaşları tarafından kabul görmek isterler.

Bağımsız olma çabalarının yanı sıra anne babanın sevgi ve ilgisi hala çok önemlidir.
Öğretmene hayranlık duyar. Öğretmenlerden ilgi ve anlayış bekler.
İyi-kötü, doğru-yanlış gibi kavramları geliştirmek için olumlu örneklerle karşılaşmak ihtiyacındadır.

Çocuğumuzun ihtiyaçlarını bilmek onunla etkili iletişim kurmak için bize doğru ipuçları verecektir. Aramızdaki iletişimi güçlendirmek için birkaç önerim daha olacak;
· Çocuğumuzla konuşurken onun seviyesine inmeliyiz göz göze gelmeye çalışmalıyız. Böylece işbirliği yapmaya daha istekli olurlar.

· Söyleyeceklerini bilsek bile onu iyi dinlemeliyiz. Çocuğumuzun anlattığını sıkıntıdan patlasak bile can kulağıyla dinlemeliyiz.

· Çocuğumuzu yargılamadan dinlemeliyiz. Böylece onun gerçek duygu ve sorunlarını öğrenme şansımız olur.

· Çocuğumuzun duygularına karşı çıkmamalıyız. Düşüncenin doğrusu yanlışı olsa bile duygunun doğrusu yanlışı olmaz.

· “Korkuyorum” diyorsa ne var bunda korkacak diyerek karşı çıkmak yerine demek korkuyorsun diyerek yanında olduğumuzu hissettirmeliyiz.

· Yaşadığı problemden ne sonuç çıkardığını sorarak tecrübe kazanmasına yardımcı olmalıyız. O sırada onunla asla tartışmayalım ders vermeye çalışmayalım. Mutlaka gerekiyorsa bunu duyguları yatıştıktan sonra yapalım.

· Çocuğumuzu kendimize düşman etmek istemiyorsak “ben sana demedim mi” demeyelim.
· Çocuğumuza emir vermeyelim. Ondan rica edelim.

Çocuğumuzla iddialaşmayalım, yumuşak sesle ben böyle düşünüyorum diyelim ve susalım.
Ona düşünce ve duygularını ifade etme fırsatı verelim.

· Ona iyi model olalım, kız çocuklar anneyi, erkek çocuklar babayı örnek alır.
· Çocuğumuza doğru bilgi verelim. Kaybolan güven geri gelmez. Yaptığı bir şeyden hoşlandığımızda nedenini belirterek teşekkür edelim böylece olumlu davranışları pekiştirecek ve motive olacaktır.
· Çocuğumuzun ilgilendiği konulardan kitaplardan, müziklerden zevk almaya çalışalım.
Özel günlerinde yanında olalım.
Buna rağmen çözemediğimiz sorunlarda bir uzmandan yardım almayı da düşünebiliriz.
İletişim sırasında kullandığımız bazı kelimeler etkisizdir. Üstelik çocuğumuzun kendisini mutsuz ve başarısız hissetmesine neden olur. Kullanmamak daha iyi sonuç verir. Emir vermek, tehdit etmek, uyarmak, konuyu saptırmak, isim takmak, sınamak, öğüt vermek, eleştirmek, yargılamak, nutuk çekmek, suçlamak ve alay etmek.
İletişimin amacı, kısaca sorunlarımızı çözmek, gereksinimlerimizi karşılamaktır. Bu yaklaşımla sorun çözülmüş olmuyor.
Etkili olmak istiyorsak, kararlı olmalıyız. Dikkatimizi karşımızdaki kişiye yöneltmeliyiz.

Biri ile konuşurken çevreyi gözden geçiriyorsak etkili olamayız. Ne istediğimizi, dolambaçlı yollara sapmadan net ve açık bir şekilde söylemeliyiz.

Kızıma dedim gelinim anlasın stratejisi anlaşmazlık yaratır. Duygu, düşünce ve davranışlarımızda kararlı ve tutarlı olmalıyız. Bugün dediğimizi yarın inkar etmemeliyiz. Sonuçları yorumlayabilmeli bunlarla ilgili konuşabilmeliyiz.
Karşımızdakinin fikrini almalı, aynı fikirde olup olmadığımızı belirtmeliyiz. Başka fikirlere açık olmalıyız. Dediğim dedik anlayışına sahip olanlar etkili iletişimi öğrenmekte zorlanırlar. İletişimle ilgili geri bildirim vermeliyiz. Geri bildirim, her iletişimde hayati bir özellik taşır. Anladığımızı ve anlaşıldığımızı hissettiğimizde bunu karşı tarafa iletmeliyiz.
İletişimde kullanılan dil ve takınılan tavırda önemlidir. Ancak en önemlisi konuşma sırasında belirlenmiş üsluptur. Genellikle alışık olduğumuz konuşma biçimi, Çocuklarımıza sürekli talimat vermek,
hedef göstermek ve suçlamak şeklindedir. Bunu böyle yapmamalısın, dersine çalışmazsan, yaramazlık yapıyorsun ve bebek gibisin, v.b yaklaşımlar yargılama şeklindedir.
Oysa bu tip konuşmalar karşılıklı iletişim kurmaktan uzak tek taraflı bir konuşmadır. Emir içeren ya da talimat taşıyan sözlü mesajlar etkili olmazlar. Çünkü duygu içermezler, saygı içermezler ve sonuç getirmezler.
‘Bu kadar çok konuşma varken, dikkatimi toplamam zor oluyor.' şeklinde kurulmuş bir cümle hem hedef göstermediği için, hem de suçlamadığı ve yargılamadığı için daha etkilidir. Anne- babanın çocuğun davranışını kabul etmediğinde, ne hissettiğini açıklaması ben dilini kullanmadır. Çocuk tarafından kolay kabul görür ve işe yarar. Ödevini yapmazsan, sınıfta kalırsın! Yerine; Ödevini yapmazsan, sınavlarda başarın düşer diye endişeleniyorum. Demek veya Yine geç kaldın! Yerine; Eve geç geldiğinde kaygılanıyorum. İfadeleri bizim duygularımızı dile getirdiğinden, çocuk kendini suçlu hissetmeyecektir.

Gerçekten de çocuktan beklediğimiz davranışların oluşmasında “ben Dili”nin ne kadar etkili ve doğru bir iletişim aracı olduğunu göreceksiniz. Ben dili çocuğun ana babasının kabul edemediği davranışını değiştirmesinde daha etkili olduğu gibi çocuk- ana baba ilişkisi için de daha sağlıklıdır. Ben dili çocuğu direnmeye, isyan etmeye yöneltmez. Örneğin dışarı çıkmak için direnen bir çocuğa:“Hayır, hemen odana git, sokağa çıkamazsın” demek yerine, “hava karardığı için sokağa çıkman beni endişelendiriyor. Bu yüzden gitmeni istemiyorum.” Demek, ben dilini kullanmak daha etkilidir. Çünkü ben dili davranışı değiştirme sorumluluğunu çocuğa devreder.

Çocukla ilişkilerde genellikle baskın tarafın anne olduğu bilinir. Anne çocuğun her şeyiyle ilgilenen ebeveyndir. Hatta bazı çatışmalarda babayla çocuk arasındaki arabulucu konumundadır. Ailedeki taraflar bundan pek şikayet etmezler. Herkes durumu kabullenmiş gözükür ama bunun çok sağlıklı olduğunu söylemek mümkün değildir. Bir çocuk yetiştirilirken her iki ebeveyn de eşit olarak sorumludur. Çocukla olan her tür iletişimde de aynı şekilde anne ve baba olarak etkin biçimde yer almak zorundadırlar.
Annelerin genellikle çocuğun isteklerini yerine getirdikleri, yasak koyucu ve otorite uygulayıcı tarafında baba olduğu görülmektedir. Oysa çocuk için hem anne hem de baba çok önemlidir. Çocuğun anne ve babayla ayrı ayrı sağlıklı bir iletişim kurması hayati önem taşır.

İletişim sırasında karşılaştığımız çatışmaları çözmenin en iyi yollarından biri empati kurmaktır. Empati, bir insanın, kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamasıdır. Olaylara onun bakış açısıyla bakması, o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması, hissetmesi ve bu durumu ona iletmesi sürecine denir. 6-12Yaş çocuğu ile etkili iletişim kurabilmemiz için bazen onun gözlükleri ile olayları incelememiz ne hissettiğini anlayıp anladığımızı ifade etmemiz sorunları kendiliğinden çözecek çocuğumuzun bize güveni artacak onun kararlı tutarlı bicimde yaşantısını sürdürmesini sağlayacaktır.

Yaşantımız boyunca çocuklarımızı anlamak ve anlaşılmak dileği ile hoşça kalın.

 

Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı & Aile Danışmanı Meral HASANDAYIOĞLU