7 - 11 Yaş Çocuğunun Özellikleri - Görülebilecek Davranış Problemleri

Diğer Yazılar

DOĞAL ABA Nedir?
Aile Danışmanlığının Önemi
Depresyon Nedir?
Otizmli Çocuğa Sahip Ailelerin Yaşadıkları Kaygılar ve Aşamalar Nedir?
Çocuğunuzun Arkadaşlık İlişkilerindeki Rolü
Çocuklarda Yaratıcılığı Geliştiren Oyunlar
Rett Sendromu Belirtileri Nelerdir?
Empati Duygusu Nasıl Gelişir?
Down Sendromunda Eğitim Hakkı
İndigo Çocuk Nedir?
Atipik Otizm Nedir?
Çocuklarda Uyku Düzeni ve Uyku Bozuklarını Giderme Yolları
Sınav Kaygısı İle Başetmek Mümkün!
Stres İle Nasıl Başa Çıkarız?
Televizyon ve Bilgisayar Oyunlarının Çocuğun Gelişimine Etkileri
Çalışan Annelerimiz
Çalışmak, Çalışmak ve Verimli Ders Çalışmak
Tırnak Yeme Problemi
Çocuklarda Alt Islatma Problemi
Kardeş Kıskançlığı
Çocukları Okula Başlayan Ailelere Bazı Öneriler
Mutlu Çocuk
Yaygın Gelişimsel Bozukluk
Çocuklarda Kitap Okuma Alışkanlığı
Okula Uyum Süreci ve Okul Fobisi
Ergenlikte Öfke
Öfkemizi Nasıl Kontrol Edebiliriz?
2 Yaş Özel Bir Yaş
Çocuğum Okuma Yazma Becerisini Kazanmaya Hazır Mı ve Okul Olgunluğunu Kazanmış Mı?
Çocuklarda İzinsiz Alma Davranışını Önlemek İçin Neler Yapmalıyız?
Ailenin Önemi
Çocuk ve Ergenlerde Sosyal Kaygı
Çocuğumuzu Duyabilmek, Dinleyebilmek...
6 - 12 Yaş Döneminde İletişim
3 - 6 Yaş Çocuğu İle İletişim Kurma Becerisi
Boşanmaların Çocuk Üzerindeki Etkileri
Anne Baba Tutumlarının Çocuk Üzerindeki Etkileri
Evlilikte Mutluluğu Bulabilir miyiz?

7-11 yaş çocuğu sosyal benliğini geliştirme dönemindedir. Çevresel etkilere oldukça açıktır. Etrafında bulunan insanların kendisi ile ilgili yargıları, tutum ve davranışlarından etkilenir. Bu yaş çocuğunun başarılı olması, olumlu davranışlar kazanması ve yüksek benlik duygusuna sahip olması birazda yetişkinlerin tutum ve davranışları ile ilgilidir.

    7 yaş çocuğu, yeni beceriler edinmeye hazır ve öğrenme hevesi içindedir, ancak anaokulundaki yaşantısı, akademik başarısı ile ilgili anne babaya ipucu verse de, gerçek okul başarısı birinci sınıftaki performansı ile belirlenecek. Birinci sınıfta ki başarısı, okul hayatı boyunca çocuğun üzerine yapışan bir etiket olabilecek.
    Çocukları daha iyi anlamak amacıyla ayrıca, onlara ihtiyacı olan ilgi, sevgi, saygı, başarılı olma duygusu, kendini tanıma, başkalarını anlama ve olumlu benlik imajı kazanmasını sağlamak için, gelişimsel özelliklerini bilmekte yarar var.
    Bu yaşta çocuk somut işlemler dönemindedir. Elle tutulur gözle görülür olayları daha rahat kavrar. Sevgi soyut bir kavramdır. Çocuğun sevildiğini hissedebilmesi için, fiziksel temasa ihtiyaç duyar. Aferin derken başının okşanması, başarılarında tokalaşma yapılması veya çok iyisin “çak” gibi fiziksel temaslar çocuğun ben iyiyim ve seviliyorum duygularını perçinler. Bu yaşta eleştirilere karşı çok hassastırlar, özellikle hayatlarındaki en önemli kişiden gelecek destek ve övgüler çocuklar için çok önemlidir.
    7 yaşında çocuk, sosyal benliğini keşfeder. Ben kimim? Benim diğerlerinden farkım ne? Çalışkan mıyım? Becerikli miyim? Sabırlı mıyım? gibi sorularla başa çıkmak için mücadele eder. Toplum içinde yerini alma ve statü kazanma çabasındadır. Sınıfın “en”lerinden olmak ister. Yetişkinler tarafından fark edilmek, onda ben değerliyim duygusunu geliştirir. Fark edilmeyen çocuklar, bu duyguyu hissedebilmek için bazen istenmeyen yöntemleri deneyebilir. Eğer çocuk, arkadaşları ile sık tartışıyor, sözel ve fiziksel saldırıda bulunuyorsa, onların eşyalarına zarar veriyor ve kuralları ihlal ediyorsa, yetişkinlerin ilgisini çekmek için çabalıyor olabilir.
    Çocuğun yakın çevresinde aile ve okul vardır. Bu dönemde anne babasının mükemmel olmadıklarını, bazı şeyleri yapamadıklarını, bilmediği şeylerinde olduğunu fark eder. “Benim babam senin babanı döver” dönemi kapanmıştır artık. Yeni dönem,” öğretmenin söylediği her şey doğrudur. “ Dönemidir. Çocuktan,” ama öğretmenim böyle söyledi” cümlesini çok sık duyarız. Çocuğun sosyal gelişiminde, anne babadan çok öğretmenin rolü etkendir. Çocuk öğretmenini mutlu etmekten hoşlanır. Ona bağlanır, örnek alır. Öğretmeninin tutum ve davranışları yaşantısının önemli bir yerine yerleşmiştir. Öğretmeni ne derse doğru der. Tembelsin, yaramazsın, kötü çocuksun veya beceriksizsin derse, inanır farklılaşmak ve düzelmek için çaba sarf etmez. Bu nedenle öğretmenlerin çocuğun küçük de olsa başarılarını yakalayarak, “bak çok güzel resim yapıyorsun. Resmi güzel yapan çocuklar yazıyı da güzel yazar”, gibi olumlamalarla yaklaşırsa, çocuk öğretmenin bu genellemesine karşılık güzel yazı yazmaya çalışacaktır. Ebeveyn olarak öğretmenle aynı görüş ve eğitim anlayışında olmasak bile, çocuğun yanında onun hakkında olumsuz konuşmamak, çocuğun dünyasındaki öğretmen imajını korumak gereklidir. Çocuk bu dönemde aile ve öğretmen ilgisine, beğenisine, desteğine ihtiyaç duyar.    Koşulsuz ilgi ve desteğe sahip çocukların başarılı bir okul hayatı olur. Başarılı çocuklarınsa öz güvenleri tamdır. Sınıf ortamında çocuk, olaylara başka birinin penceresinden bakabilmeyi, başkalarının tutum, duygu ve davranışlarına ilişkin yorumlar yapmayı öğrenir. Böylece kendi davranışlarını düzenleyerek çevresine uyum sağlamayı becerir. Bu da çocuğun empati kurma yeteneğini ve sosyal yargıda bulunma gücünü artırır.
    İlköğretim birinci sınıf çocuğu, anaokulundan sonra, daha yoğun kuralları olan sınıf sistemi ile ilk kez karşılaşır. Başlangıçta kurallara uymakta güçlük çekebilir. Sınıf kurallarının birlikte yazılması, yasakların nedenlerinin açıklanması, kurallara daha kolay uyumunu sağlar. Oyun ortamı anaokulunda kalmıştır. Ancak oyuna hala ihtiyaç duyar. Özellikle ders çalışma zamanları planlanırken, oyun ihtiyacı düşünülmeli. Ders çalışması ile ilgili ailesinin kaygılarını çabuk hisseder. Ders çalışma zamanının sık hatırlatılması zamanla ebeveynlerin ilgisini çekmek için kullandığı ve uzattığı bir durum haline gelebilir.  Bu nedenle ders çalışma saatleri, çocuğunda fikri alınarak, her gün aynı zaman dilimine yerleştirilirse, alışkanlık haline gelecektir. Çocuğa kuralları katı yaptırımlarla öğretemeyiz, sadece baskı altına almış oluruz, çocuk uyum sağlamış görünür, ancak isyankâr ya da içe kapanık bir yapıya bürünmesine neden olabiliriz. Onunda fikrini alarak, birlikte oluşturulan, evimizin veya okulumuzun kuralları listesine ihtiyacı vardır. Bu kuralları zaman içinde yenileyebilir değiştirebilirsiniz. Çocuk davranış kurallarını kendi tecrübesi ile bulursa, içselleştirip, uyum sağlaması ve kendini geliştirmesi kolaylaşacaktır.

    İlköğretim çağındaki çocuklar sınıf ortamında birbirleri ile ilgili çok sık şikâyette bulunurlar. Kuralları algılayışları kesin ve katıdır. Bu nedenle kurallar onların uyum sağlayabileceği oranda yumuşatılabilir. Örneğin, teneffüste bahçeye çıkmanız yasak yerine, teneffüste bahçeye çıkmanız havaların soğuması nedeniyle yasaklandı. Ancak, kabanınızı giyip nöbetçi öğretmenden izin alırsanız çıkabilirsiniz gibi, açıklayıcı, bilgilendirici, neden- sonuç ilişkisi kurabilecekleri kurallara uyum sağlamaları daha kolay olacaktır. Kuralların zaman içinde ihtiyaca uygun olarak değişebileceğini, yaşayarak öğrenir. Kural koyucu bir otoritenin olmadığını bizlerin, zamanla kendisinin de kural koyabileceğini kavrayacaktır. Katı kuralların delinebileceğini öğrenen çocuk için yeni kural koymanın da anlamı kalmaz.
    7-11 yaş döneminde çocuklar başkalarının duygularına karşı çok hassastırlar. Yakın çevresini hayal kırıklığına uğratmaktan korkarlar. Çocukların hatalarını onları suçlamadan, ben dilini kullanarak açıklamakta yarar vardır. “Derslerini zamanında bitirmediğinde çok üzülüyorum. Planlamamızda bir hata mı var birlikte kontrol edelim mi?” gibi konuşmalar suçlama içermez. Çözümü çocuğun bulmasını sağlar, böylece kendi davranışlarının sorumluluğunu almayı da öğrenmiş olur. Aile içindeki çatışmalardan, anne baba tartışmalarından çok etkilenirler ve kötü senaryolar hayal ederler. En küçük bir tartışmada anne babasının ayrılacağını düşünür ve kaygılanırlar. Şiddetli konuşmalarınızı çocuğun olmadığı bir ortamda yapmanız, ona aile güvenliğini hissettirecektir.
    Bu dönemde bazı kavramları özellikle soyut kavramları anlamlandırmakta zorlanırlar. Gerçekle hayali kahramanlar arasındaki bağlantıyı kuramazlar; Cin, cadı ve hortlak, gibi kavramlar korku yaratır. Bu nedenle şiddet içerikli, korku filmlerini izletmemek, kitap, hikâye ve masal seçiminde dikkatli davranmak gereklidir. 7-11 yaş arası çocukların değer yargıları da gelişmektedir. Örneğin, toplumun belirlediği ahlaki değerler; saygı, hoşgörü, iyi ve kötü kavramları gibi. Bu kavramları yaşantı yolu ile öğrenir. Çocuğumuzun odasına girerken kapısını tıklatıyorsak, özel yaşama saygıyı, yer sofrasında yemek yeme alışkanlığı olanlarla birlikte yere oturabiliyorsak, hoşgörülü olmayı, ihtiyaç sahiplerine karşılıksız destek verebiliyorsak, iyilik kavramını öğrenecektir.
    Bu yaş çocukları biriktirmeyi severler. Örneğin çakıl taşları, deniz kabukları, çikletten çıkan resimler veya cips poşetlerinden çıkan küçük kartları biriktirmek en büyük zevkleri olabilir. İleriki yaşantılarında edinecekleri hobilerinin temelini küçük nesneleri biriktirmeye başlayarak atarlar. Onlara destek vermemiz yetişkinler tarafından önemsendiği duygusunu pekiştirir. Kendisine de ilgi duyduğu bir alanda detaylı bilgi edinme fırsatı verir.
    Bu yaş çocukları, bir şey öğrenmek, yeni bir şey denemek, beceri kazanmak, üstünlük göstermek isterler. Yaşıtları ile arkadaş olma çabasındadır. Ancak rekabet edip sivrilmek de isterler. Daha çok kendi cinsinden arkadaş tercihi yaparlar. Böylece erkek- kadın rollerini öğrenirler. Bu evrede akranları ile arkadaşlık ilişkileri önemlidir. Eğer okulda arkadaş ilişkileri iyi ise, okulu severler. Birbirleri ile çatışma ve sürtüşmeleri yoğundur. Erkekler fiziksel kızlar sözel saldırganlık gösterirler. Birbirlerine karşı oldukça acımasız davranırlar. Birbirlerinin kusurları ile alay etmelerine sık rastlanır. Bu nedenle de, yanılmak kusurlu görülmek onları çok endişelendirir. Çocuğun yaşıtları ile iyi iletişim kurabilmesi onlarla sosyal paylaşımda bulunması yüksek benlik saygısı kazanmasında önemli bir yer tutar.
    Çocukların benlik saygısının gelişebilmesi için iletişim kurduğu yetişkinlerin olumlu yargılar da bulunması gerekir. 7-11 yaş çocuğunun kendisini tanımasının yegâne yolu çevresindeki büyüklerin "Bu çocuk çok çalışkan, ödevlerini hiç aksatmaz” gibi cümleleri sık söylerlerse çocuğunda kendisini, çalışkan biri olarak benimsemesini sağlar. Ancak bu tür olumlu özellikleri pekiştirirken çocuğun gerçekten ödevlerini zamanında yaptığını bir kez de olsa görmeniz ve vurgulamanız gereklidir. İçi boş pohpohlamalar çok işe yaramaz. Çocuklar kolayca motive olurlar. Yeter ki olumlu cümlelerle ne istediğimizi söyleyelim. Ancak, hevesleri kısa sürer. Aralıklı zamanlarla başarılarını hatırlatmak gerekebilir.
    Benlik kavramı, bireyin fiziksel ve sosyal çevresi ile etkileşim sonucu oluşturduğu kendisi ile ilgili olumlu olumsuz duygu, değer ve kavramlar sistemidir.
Benlik imajı, kişinin kendini nasıl gördüğü ve algıladığıdır. Var olan benlik imajı ideal benliğine yaklaştıkça çocukta benlik saygısı gelişir. Benlik saygısı kişinin ne olduğu ve ne olmak istediği arasındaki farkla ilgili duygularını gösterir. Kendi benlik kavramını beğenmesi, onaylaması kendinden hoşnut olmasıdır.
    Çocuklar genelde, başarılı olabilecekleri ve kendilerini mutlu hissedecekleri etkinlikler ararlar. Yüksek benlik duygusuna sahip çocuk kendisine gerçekçi hedefler koyabilen ve bunları gerçekleştirebilen yetenekli bir birey olarak algılayacaktır. Düşük benlik saygısına sahip çocuksa yaşantısında kapasitesinin daha altında hedefler belirleyecektir. Çocukların, kendilerini olumlu benlik imajı ile algılayış biçimleri, onların doğru alışkanlıklar kazanmasına, güven duygusunun perçinlenmesine, başarılı olmaya odaklanmasına ve mutlu bir çocuk olmasına neden olur. Olumlu benlik imajı geliştirmede en etken çevre aile ve okul ortamıdır. Anne- Baba- Öğretmen etkisinin 7-11 yaş dönemindeki bir çocuk için önemini bilerek, tutum ve davranışları düzenlemekte yarar vardır.
 

Çocuklarımızda;


Okulda ve evde gereğinden fazla hareketlilik gözlemleniyorsa, (Son 6 aydır aşağıdaki bulgular gözleniyorsa)
“Oturma sırasında el ve ayaklarını sürekli oynatmak. Kıvranma hareketi yapmak.
Bir süreliğine de olsa bulunduğu pozisyonu koruyamamak.
Bir çalışma yaparken oluşan dış etkenlerden çabuk etkilenmek.
Grup eylemlerine katılma güçlüğü.
Bitmesini beklemeden soruları yanıtlamak veya soru sormak.
Oyun aktivitelerinde dikkat yetersizliği.
Bir aktiviteden diğerine geçmek.
Sakin olarak oynama güçlüğü.”


-  Bir işe odaklanma ve işi sürdürme konusunda sıkıntı yaşıyorsa,
- Yaşıtlarının yapabildiği aktiviteleri yapmakta sıkıntı çekiyorsa,
- Uyku ve yeme problemi varsa,
- Arkadaş edinmede sıkıntı yaşıyor, okuldaki boş zamanlarını çoğunlukla yalnız geçiriyorsa,
-  Gece veya gündüz alt ıslatma sıkıntısı yaşıyorsa,
- İçe kapanıklık veya saldırgan davranışlar gözleniyorsa,
- Tikler, Kekemelik gibi konuşma bozuklukları veya fobik reaksiyonlar varsa, bir uzmana danışmanız ve önerileri doğrultusunda yaşantınızı düzenlemeniz, çocuğunuzun içinde bulunduğu gelişim dönemini daha sağlıklı yaşamasına neden olur. Gelecek dönemlere özellikle ergenlik dönemine sağlıklı giren çocukların, dönemsel sıkıntıları daha kolay atlattıkları bilinmektedir.
 

 

Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı & Aile Danışmanı Meral HASANDAYIOĞLU