Okula Uyum Süreci ve Okul Fobisi

Diğer Yazılar

DOĞAL ABA Nedir?
Aile Danışmanlığının Önemi
Depresyon Nedir?
Otizmli Çocuğa Sahip Ailelerin Yaşadıkları Kaygılar ve Aşamalar Nedir?
Çocuğunuzun Arkadaşlık İlişkilerindeki Rolü
Çocuklarda Yaratıcılığı Geliştiren Oyunlar
Rett Sendromu Belirtileri Nelerdir?
Empati Duygusu Nasıl Gelişir?
Down Sendromunda Eğitim Hakkı
İndigo Çocuk Nedir?
Atipik Otizm Nedir?
Çocuklarda Uyku Düzeni ve Uyku Bozuklarını Giderme Yolları
Sınav Kaygısı İle Başetmek Mümkün!
Stres İle Nasıl Başa Çıkarız?
Televizyon ve Bilgisayar Oyunlarının Çocuğun Gelişimine Etkileri
Çalışan Annelerimiz
Çalışmak, Çalışmak ve Verimli Ders Çalışmak
Tırnak Yeme Problemi
Çocuklarda Alt Islatma Problemi
Kardeş Kıskançlığı
Çocukları Okula Başlayan Ailelere Bazı Öneriler
Mutlu Çocuk
Yaygın Gelişimsel Bozukluk
Çocuklarda Kitap Okuma Alışkanlığı
Ergenlikte Öfke
Öfkemizi Nasıl Kontrol Edebiliriz?
2 Yaş Özel Bir Yaş
Çocuğum Okuma Yazma Becerisini Kazanmaya Hazır Mı ve Okul Olgunluğunu Kazanmış Mı?
Çocuklarda İzinsiz Alma Davranışını Önlemek İçin Neler Yapmalıyız?
Ailenin Önemi
Çocuk ve Ergenlerde Sosyal Kaygı
Çocuğumuzu Duyabilmek, Dinleyebilmek...
7 - 11 Yaş Çocuğunun Özellikleri - Görülebilecek Davranış Problemleri
6 - 12 Yaş Döneminde İletişim
3 - 6 Yaş Çocuğu İle İletişim Kurma Becerisi
Boşanmaların Çocuk Üzerindeki Etkileri
Anne Baba Tutumlarının Çocuk Üzerindeki Etkileri
Evlilikte Mutluluğu Bulabilir miyiz?

Eylül, okula hazırlık ve yeni bir eğitim- öğretim döneminin başlangıç ayıdır. Okul öncesi kurumlara ve ilköğretimin birinci sınıflarına başlayacak olan çocuklar ve ailelerinde farklı bir heyecan ve kaygı vardır. Aileler, çocuklarının uzun bir eğitim maratonuna başlama bilinci ile, çocuklarında görülebilecek akademik başarısızlık olasılığı, okula uyum sürecinde karşılaşılabilecek olumsuzluklar, Öğretmenin olası olumsuz tutumları ve olumsuz arkadaşlık ilişkileri ile ilgili okul süreci başlangıcında kaygılanırlar. Çocuk içinse yeni bir sosyal çevre, üstelik tanımadığı başka çocuklar, hepsi de akranı, onlarla arkadaş olup olamayacağı, kendisinin kabul görüp görmeyeceği, anne babasının dışında kendisini yönlendiren ikinci otorite olan, öğretmeni tarafından sevip sevmeyeceği kaygı kaynağıdır. Eğer evde küçük kardeş varsa, anne-babası tarafından daha az sevdiği için evden uzaklaştırıp okula gönderdiklerini de düşünebilir. Çocuk, evde ailenin göz bebeği iken, sınıf içinde o kadar çocuk arasında kendini önemsiz ve değersiz hissedebilir.
Ailelerin ve çocukların kendilerine özel bu kaygılarından dolayı okula uyum süreci uzar veya okul fobisi oluşabilir. Çocuk annesinden ayrılmak istemez, sınıfın içinde aynı ortamda olmak, hatta aynı sıraya oturmak, anne ile fiziksel temasta bulunmak ister. Annenin tutumu bir an evvel çocuk okula uyum sağlasın diye bir şekilde bırakıp kaçma çabaları veya tehdit etme biçiminde olursa, çocuğun kaygıları daha da artar. Anasınıfına veya ilköğretim birinci sınıfa başlayan çocukların güveni sarsılırsa inatçı yaklaşımları pekiştirilmiş olur. Üstelik çocuğumuza yalan söylemeyi de öğretmiş oluruz.
Çocuğumuzun okula uyumunu kolaylaştırmak elimizde, onu anlamaya çalışmamız, davranışlarından dolayı suçlayıcı tavırlar takınmamamız ve duygularını ifade edebilmesi için ortam hazırlamamız pozitif sonuçlar verir. Çocuk anlaşıldığını hisseder, ne olursa olsun hangi ortamda bulunursa bulunsun ailesinin sevgisinden emin olursa, yaşadığı duygularla başa çıkmayı öğrenir, yeni ortamlara daha rahat uyum sağlamayı başarır ve özgüven kazanır. Okul başlamadan önce okulla ilgili konuşmalar yapmak, okul hazırlıklarını onunda fikrini alarak yapmak ve okul binasını önceden incelemesini sağlamak işe yarayabilir. Okul açıldıktan sonra ilk gün anne babası ile birlikte okula gitmek, töreni izlemek ilk karışıklığı birlikte yaşamak, çocuğa güven verir. Anne baba çocuğun tepkilerini gözlemelidir. Çocukta yoğun kaygı ve isteksizlik varsa, ertesi gün kiminle ne zaman gideceği ve ne kadar kalacağı ile ilgili bilgi verilmelidir. Dikkat edilmesi gereken nokta alınan kararlarla ilgili çocuğun görüşlerini öğrenmektir. Örneğin, “yarın babanla birlikte okula gitmek ister misin? İş yerinden ancak birimiz izin alabileceğiz”. “Çocuk, ben annemi istiyorum”, dediğinde “Tamam yarın ben ertesi gün baban gelsin, ancak iş yerinden 2 saat izin alabiliriz”. “Yarın için benimle gelebilirsin veya okulda kalırsın ben seni ders sonunda alırım”. Seçenekleri sunulmalıdır. Büyük bir ihtimalle çocuk anne ile dönmeyi seçecektir ama kendisi tercih ettiği için rahatlayacak ertesi güne daha güvenle okula gelecektir.

Anneye bağımlı çocuklarda ayrılık anksiyetesi daha yoğun görülür. Çocuk anneden kopmak istemez, aynı ortamda olmak için mücadele eder. Ağlar, bağırır, tepinir ve anneye yapışır. Bu durumda sert yaklaşım olumlu sonuç vermez. Kademeli uzaklaşmayı tercih etmeliyiz. Yani, okulun ilk günü anne ile birlikte aynı sınıfta hatta aynı sırada kısa süre okulda kalmalı (iki saat veya en fazla yarım gün.) İkinci gün sınıfta ama sırasına oturmadan çocuğun kendisini görebileceği bir yerde beklemeli. Üçüncü gün sınıfta 15 dakika kalmalı çocuğa sınıfın kapısında bekleyeceğini söyleyerek dışarı çıkmalı ancak gerçekten kapıda beklemeli çocuk her baktığında anneyi görmeli. Dördüncü gün çocuğu sınıfa bıraktıktan sonra bir ders kapıda bekleyeceğini daha sonra bahçede olacağını açıklamalı isterse teneffüslerde sen bahçeye gelebilirsin veya ben sınıfa gelebilirim seçeneğini sunmalı. Son gün bahçede ancak 2 ders saati kalabileceğini daha sonra eve döneceğini ancak ders bitiminde almaya geleceğini söylemeli. Her gün başarısından dolayı onu kutlamalı küçük hediyeler vermeli olumlu davranışları ön plana çıkarılmalı. Daha sonraki haftalarda okula geliş gidişleri ile ilgili bilgilendirilmeli verilen sözler mutlaka yerine getirilmeli. Anne baba olarak çocuk eğitimi konusunda tutarlı yaklaşımda bulunulmalı.

Okula uyum süreci, okul öncesi eğitimi alacak çocuklar için bir ay, ilköğretime başlayacak çocuklar içinse en fazla on beş gün olarak düşünülmeli. Çocuk bu süreçte uyum sağlayamamışsa bir uzmandan destek alınmalı. Çocuğu örselemek, zorlamak, tehdit etmek, kandırmak, isteklerine cevap vermemek, cezalandırmak ve fiziksel ceza vermek sonuç verse de çocukta uyandıracağı olumsuz duygu durumu ve güvensizlik ömür boyu etkisinde kalacağı kaygılara neden olabilir.

Okul yaşantısı insan ömründe uzun bir süreci kapsamaktadır. Anne- Baba olarak çocuğumuzun okul yaşantısının başarılarla dolu olmasını arzularız. Ekonomik koşullarımızı zorlayarak en iyi eğitimi alması için çabalarız. Bize göre başarı çoğu zaman akademiktir, yani sınavlarda aldığı puanlar başarıyı gösterir. Puanlardaki düşüşler bizi kaygılandırır. Emekler boşa gitti diye düşündürür. Sadece sonuç odaklı olmamız, dikkatimizi çocuğumuzun ders başarısına vermemizi, başka alanlardaki başarısını görmemizi engeller, çocuğumuzun yeteneklerini keşfetmemizi sınırlar. Okul başarısının düşük olması hayat başarısının da düşük olacağı anlamına gelmez. Çocuğumuz henüz okula başlamadan başarılı olma ile ilgili düşüncelerimizi ve beklentilerimizi gözden geçirmemizde fayda var bizim bu düşüncelerimiz çocuğumuzla olan iletişimimizi ve davranışlarımızın temelini oluşturmaktadır.

Okula uyum sürecinde yaşanabilecek sıkıntılar; Anne babanın sabırlı, anlayışlı ve çocuğun duygularını öğrenmeye odaklı yaklaşımları ile çabuk çözülebilir. Ancak okulla ilgili sıkıntılar yalnızca başlangıç aşamasında olamayabilir. Çocuğun eğitim öğretim hayatı boyunca çeşitli problemlerle karşılaşmamız olasıdır. Örneğin, bir sabah uyandığınızda çocuğunuzun artık okula gitmek istemediğini öğrenebilirsiniz. Çocuğunuz bunu size sözel olarak ifade etmeyebilir ancak, karnının ağrıdığını, başının döndüğünü ve hasta olduğunu söyleyebilir. Bir gece öncesinde canlı ve neşeli olan çocuğun sabah sabah rahatsızlığı sizi şaşırtabilir. “Tamam bu gün okula gitmesin”. Kararından sonra çocuğunuzda birden bire iyileşme gözlemleniyorsa bilin ki okul fobisi başlamıştır.
Okul fobisi çocuğun okulla ilgili çeşitli endişe ve kaygıları nedeniyle okula gitmek konusunda isteksiz davranması veya gitmeme nedenini açıklamadan bazı somatik belirtiler göstermesidir. Daha çok 5-8 yaşlarında ve 11-15 yaşları arasında görülen bir durumdur. Nedeni çok çeşitlidir. Çocuğun akademik başarısızlığı olabileceği gibi, okulda karşılaştığı sorunlarla başa çıkamama, ödevini tamamlayamama, zamanını iyi kullanamama, arkadaşları veya öğretmeni ile iletişim sıkıntıları yaşama, aile içindeki anne baba çatışmaları, kardeş kıskançlıkları, evde yaşanan travmalar ve baskıcı anne baba tutumları olabilir. Aşırı koruyucu, kollayıcı annelerin çocuklarında okul fobisine daha sık rastlanmaktadır. Yeni çevre ve okul değişikliği çocukta korku yaratabileceğinden okula gitmek istemeyebilir. Anne babanın çocuğun okul başarısı ile ilgili beklentilerinin yüksekliği de çocuğu endişelendirebilir.

Okul fobisini gidermek için nedenini doğru saptamak gerekir. Çocuğun uzun süre okuldan uzak kalmaması için gereken önlem alınmalıdır. Öğretmenle işbirliği yapılmalı çocuğun korkuları paylaşılmalı, Okula gitmek istemiyor diye çocuk suçlanmamalı ve onunla ilgili kötü senaryolar yazılmamalı. “Okula gitmezsen ancak çöpçü olabilirsin.” Gibi, ceza ve tehdit istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Çocuk nedeni ne olursa olsun korku ve endişe hissettiği için okula gitmek istemiyordur.

Onun güven duyduğu ortamda güvendiği kişilerce tehdit edilmesi daha çok kaygılanmasına neden olur. Çocuğunuzla konuşun onu anlamaya çalışın, onun okulda çeşitli aktivitelere katılmasını sağlayın, bazen sınıf arkadaşlarını eve davet edin. Sınıf arkadaşlarının anneleri ile birlikte çay toplantıları düzenleyin. Çocuğunuzu iyi gözlemleyin ev içinde gayet iyi okula gitme zamanı hastalanıyorsa kararlı ve tutarlı olun, rahatsızlığı devam ediyorsa bir doktora götürün ama hemen arkasından okuluna devamını sağlayın, öğretmenini haberdar edip okuldaki gelişmeleri de takip edin. Aile sohbetlerinde okul başarısının öneminden çok okulun yararlarından bahsedin sizin başınıza gelmiş komik ve neşeli anılarınızı paylaşın, okul dostluklarınızı, arkadaşlıklarınızın hala devam ettiğini vurgulayın.

Başarı emek ister, çocuk yetiştirme konusu ise ayrı bir emek apayrı bir uğraş gerektirir. Önemli olan bu uğraştan zevk almaktır. Başarı bilgi ister “B”ilginin de beşte dördü “ilgi”dir. Yaşam başarısı dileklerimle hoşça kalın.

 

Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı & Aile Danışmanı Meral HASANDAYIOĞLU